Lâ ilahe illallah !
Bir kerre söyledi mi, isterse şaka yoluyla söylesin, bitti.
Şakayla tetik atan adamın attığı kurşun vurmaz mı? Öldürmez mi?
“Yahu ben şakayla tetiğe dokunmuş idim!”
Şaka diye vurmadan, tesirini göstermeyen kurşun olur mu?
Sen ne zannettin lâ ilâhe illallah demeyi?
Vemen dahalehu kane aminen; Allah-u Zülcelâl,
“O kelâmdan içeri girene emn-ü eman verdim” diyor. O kal’adan içeri girdikten sonra, o kal’anın içindeki adam emin olur.
─ O kimin kal’asıdır?
Allahû Zülcelâl bizzat kendisine nisbet edip söylüyor:
“Benim kal’amdır.”
O Allah’ın kal’asının içerisine girip, Allah’ın emn-ü emâna
koyduğu kulu oradan çalacak kim olabilir?
Kimde salahiyet var?
Bir iblis değil, kâinattaki zerrât miktarında, adedinde ebalise, ins ve cinnî ile beraber şeyâtîn mevcut olsa;
o kal’adan içen giren kimseyi dışarı alamaz, bitti.
İster şaka yoluyla söylensin, ister ciddi söylensin Lâ ilâhe illallah dendi, bitti.
Bu, mühim meseledir. Zahire bakma, “oraya batmış, şuraya batmış” deme, Lâ ilâhe illallah dedi mi, bitti.
Allah-u Zülcelâl, “Ben’im kal’amdır, bir defa ben onu aldım” diyor, itiraz edecek adam var mı?
Dışarı çıkartmaya ne hak ve salâhiyetimiz var. Manası açık;
Peygamber-i zîşan’ın lâ ilâhe illallah dediği bir tevhidini, mizanın bir kefesine koysalar, bütün ümmeti Muhammedî’nin ve onunla beraber bütün geçmiş ümmetlerinin hepsinin günahını öbür kefeye koysalar; tüy gibi tartar, hiç ehemmiyeti kalmaz. Daha Peygamber-î zîşan o mizana nelerini koyacak. Peygamberi ne zannediyoruz?
Peygamberi bizim gibi zannediyoruz. Daha peygamberi tanıyamadık.
İmam el Busayrî (Rahimehullah) Hazretleri[2], onunla bizim aramızdaki farkı fikrimize bir parça yaklaştırabilmek için bize en ednâ bir tabir yapmış,
Bismillâhirrahmanirrahîm, “Muhammedün beşerün veleyse kelbeşeri, bel-hüve yakutun ve’n-nasü kelhukerü.”
O da beşerdir. Yakutta taştır amma çakıl taşlarının arasında yakut taşının kıymeti neyse, öteki beşerin arasında da en edna olaraktan, o peygamberi öyle bil.
─ Yakut ile kara taşın arasında ne fark var?
“O peygamberin beşer oluşu ile senin beşerliğini, yakut ile ne kadar kıymet farkı varsa, sende öyle bil”
[2] İmam el Busayri: (1212 Mısır, Busayr – 1295 İskenderiye) Hadis ilminde, hattatlıkta ve bilhassa şiirde çok ileri seviyelere ulaşmıştı. Resulullaha (a.s.) olan sevgisini, aşkını anlatan Kaside-i Bürde isimli şiiri ise en meşhur olanıdır.
Tags
Yürekten Kaleme